View allAll Photos Tagged kuşak

LOCATİON: UZUNGÖL, TRABZON / TÜRKİYE

Çaykara, TRABZON / TÜRKİYE

my friends flickr happy years

 

Watch this video on local music: www.youtube.com/watch?v=eYKgcLArkDg

Alara Stream

Alara Stream is a stream that originates from the Akdağ and Kuşak mountains of 2.647 altitude in the Central Taurus Mountains and flows through the greenery of about 62 km and pours into the Mediterranean. Its current name is Ulugüney Stream. It can be reached from Okurcalar Town of Alanya.

 

The Alara Region, where the stream passes, has been a settlement for many seafaring communities throughout history. It was used as a stopping point for caravans on the Silk Road during the Byzantine, Seljuk and Ottoman Empire times.

 

The rafting and canoe trail above the Alara Stream starts in Güzelbağ and ends at Alara Castle. In Alara Stream, which has many fish restaurants around, you can also have picnic, swimming, hiking, fishing and photographing activities. You can visit Alara Castle and Alara Han. Swimming in the very cool waters of the stream is a pleasure in extreme heat. Alara Han is approximately 38 km from Alanya and 39 km from Side. You can spend a nice day in the region with history and natural beauties.

Rumelikavağı; İstanbul Boğazı'nın en kuzeyinde, Sarıyer ilçesine bağlı, balığı, midyesi ve inciri ile meşhur bir semtidir. Sahilde, Rumelifeneri ile Sarıyer arasında kalır. Ortalama olarak 4.000-4.500 arası nüfusu vardır. Nüfusun büyük çoğunluğunu Trabzon göçmenleri oluşturmaktadır.

 

Balık ve midye lokantalarıyla meşhur olan Rumelikavağı'na bu ilgi, özellikle midyenin anavatanı olarak adlandırıldığı için duyulmaktadır. Midyecilik kuşaklardır süregelen olgudur. Midyeciler çarşısı, Rumelikavağı girişindeki 31. bayır altında mevcuttur. Türkiye birçok illerine buradan midye gönderilmektedir.Kalite açısından midye deyince akla ilk Rumelikavağı gelmektedir. Ayrıca plajları ile ünlü olan Rumelikavağın'da 4 adet plaj bulunmaktadır.Altınkum,Elmaskum,Aile Plajı ve Askeri plajı. Sportif faaliyetlerde süper Amatör kümede oynayan bir futbol takımı vardır.En büyük başarıları İstanbul Amatörler Şampiyonluğudur.Ayrıca 1992 ve 2000 yıllarında Türkiye Şampiyonasında Final ve Yarı final oynayarak 3.ligin kapısından dönmüştür.

Suları Islatamadım

 

Savaştayım elli yıldır

Ömrüm geçti boşalt, doldur

Anlamadım bu ne hâldir

Birgün silah çatamadım

 

Suları ıslatamadım.

 

Ekin ektim başak yılan

Kuşandığım kuşak yılan

Yorgan akrep, döşek yılan

Birgün rahat yatamadım

 

Suları ıslatamadım.

 

Ne payem oldu, ne sayem

En doğruya varmak gayem

Düşüncemdir tek sermayem

Alan yoktur satamadım

 

Suları ıslatamadım.

 

Yolum yokuş, izim ayrı

Dilim yağsız, sözüm ayrı

Bedenimden özüm ayrı

Biri bire katamadım

 

Suları ıslatamadım.

 

Talipli yoktur sevgiye

Anlamadım, neden? Niye?

Canlar gücenmesin diye

Can attım, gül atamadım

 

Suları ıslatamadım.

 

Şiir: Abdurrahim KARAKOÇ

Seslendiren: Osman ÖZTUNÇ

Model: Ömer BÜYÜKÜNLÜ

Düzen: Samet ATAK

Foto: Cem ARSLAN - www.cemarslan.com

Mekan: Halhacı Köyü (Eski bir Ermeni köyüdür.)

Barsan Global Lojistik 3 kuşak dorse deseni.

Fotoğraflarımın tamamı lisanslıdır. Fotoğraflarımı satın almak isteyenler talipcetin@gmail.com e-posta adresine yazabilir. Lisans hakları devredilir.

All my photos are licensed. Those who want to buy my photographs can write to talipcetin@gmail.com. License rights are transferred.

 

Uzungöl tanıtım(introduction) video: www.youtube.com/watch?v=r0UBJGv4IWw

All photographs I uploaded after this day, in the lower right corner, you will see the Turkish logo and heart shape.

 

Location: Çaykara / Trabzon / Türkiye

 

New My Groups : www.flickr.com/groups/3171579@N20/

Everyone is invited

 

I am very happy to share the beauty of the country with you. I look forward to all my Flickr friends in Turkey. Best Regards and Greetings...

 

Ve biz Yolindi'ye gittik, geri dönüyorduk Yol kenarlarındaki erimemiş kar kümeleri eşlik ederken semamızda rengarenk renkli kuşaklar. Diyeceksiniz ki açık havada yağmur da yokken o gökkuşakları nereden çıktı. Cemal Sepici'nin aracının camındaki ışık kırılmaları onlar. Çıplak gözle de seçilebiliyor ama polarize filtre altında harika görünüyorlar. Nikon'un bana göre şimdiye kadar yaptığı en iyi üç tak-gez lensten biri olan D serisi lenslerden 28-105mm çekimi. Neden en iyi? Çünkü 28mm kırpık sensörlerdeki 18mm ye eş geniş alanı ile gerçekten yeterli bir geniş açı sunuyor. 105mm ya kadar zoom yani yakınlaştırma ile tele lens işlevi de görüyor, burada biraz eksik kalıyor ama çok ta gam değil. En harika yanı gerçekten çok kaliteli 1/2 makro çekebilmesi. İşte bu özellik yakın plan çekimlerinde harika yapıyor lensi. Modern lenslerin ezici çoğunluğunda bu özellik yok. Artık üretmiyor Nikon bu lensi. Bana göre büyük kayıp.

 

Nikon D810 + AF Nikkor 28-105mm f/3.5-4.5 D

Kaynarca köyü 2020 nüfus kayıtlarında 57 erkek ve 58 kadından oluşan 115 kişilik bir nüfusa sahip Biga'nın en yüksek köyü olarak görünüyor. Daha önceleri Elmalı köyünü en yüksek köy sanırdım ama yanılmışım, dikkatli yeni araştırmalardan sonra köyün evlerinin 425mt den başlayıp 485 metreye kadar olan yükseklikte yerleşimle Elmalı köyünden 80-100mt yüksek olduğunu öğrendim. Bir kış günü güneşi fazla görmeyen bölgelerde kar erimeye başlasa da hala bayır boyunca kuşak kuşak devam ederken görüntülemiştim. Burada Işıkeli köyündeki gibi teraslar yok. Dümdüz bayırdan aşağı iniveriyor görüntüdeki alan.

Fotoğrafta özellikle f:22 de lens flare yani cam parlaması kusuru izlenmektedir..

Nikon D300S + AF-S Nikkor 18-200mm f:3.5-5.6 VRII IF-ED

🚛 Yeni Çekicilerimizin kuşakları yapıldı , garaja doğru ilerliyoruz konvoy halinde..

 

Daha önce söylediğim gibi , yeni kasa siparişlerimiz ertelenince , stokta ne varsa onu aldık hem renk seçemedik , hemde istediğimiz opsiyınları seçemedik.

 

Araçların bazıları normal jant , bazıları pilot jant görselde de dikkatinizi çekecektir 😉

 

Alcoa bakalım takarmıyız takmazmıyız ilerleyen günlerde bakarız..

 

Tasarımı son dönemde Azem Lojistik kullanıyor , bakalım A harfi bize de uygun güzel bir yenilik oldu bence.

 

Keyifli oyunlar 🙋‍♂️

Featuring Desann custom by Shane Kusak

AKTUR’un 750’si için kuşakların çizimini tamamladım. FH16 750 tepe yazısına ufak bi dokunuş yaptım. Farların etrafında gerçekte olan gri kuşakları yapmadım. Böyle daha güzel bence. Pakette Bu Skini hem Aktur logolu , hemde normal sadece kuşak olarakta kullanabileceksiniz. Bilginize.

AKTUR’un 750’si için kuşakların çizimini tamamladım. FH16 750 tepe yazısına ufak bi dokunuş yaptım. Farların etrafında gerçekte olan gri kuşakları yapmadım. Böyle daha güzel bence. Pakette Bu Skini hem Aktur logolu , hemde normal sadece kuşak olarakta kullanabileceksiniz. Bilginize.

AKTUR’un 750’si için kuşakların çizimini tamamladım. FH16 750 tepe yazısına ufak bi dokunuş yaptım. Farların etrafında gerçekte olan gri kuşakları yapmadım. Böyle daha güzel bence. Pakette Bu Skini hem Aktur logolu , hemde normal sadece kuşak olarakta kullanabileceksiniz. Bilginize.

 

Kayseri Sivas Caddesi’nin sonunda bulunan bu kümbet Sultan I.Alaaddin Keykubat’ın eşi, Eyyubi Hükümdarı Melik Adil’in kızı Adile Hatun adına kızları tarafından 1247-1248 yılında yaptırılmıştır. Türbenin giriş kapısı üzerinde beş satırlık kitabesi bulunmaktadır. Bu kitabenin mealen anlamı şöyledir: “Burası, Eyyuboğlu Melik Adil Ebu Bekir’in-Allah onların kabirlerini nurlu, ruhlarını ve kokularını güzel kokulu eylesin. Kızı uğur ve bereketlerin kaynağı, melikeler melikesi, dünya ve ahretin hatunu, üstün hasletlerin sahibi, zamanın Zübeydesi, dünyada kadınların efendisi, İslam’ın ve Müslümanların yüz akı, din ve dünyanın koruyucusu, takvâ sahibi, güzel ahlaklı, saadetli melikelerin şehitliğidir. Bunun yapılmasını muhterem kızları- Allah onları emellerine ulaştırsın ve hallerini güzel kılsın- H.645 (1247-1248) emretti”.

 

Kümbet kesme taştan yüksek kare kaide üzerine oturtulmuş olup, sekizgen planlıdır. Kümbetin üzeri içten kubbe, dıştan piramidal bir külah ile örtülüdür. Ayrıca duvarların üzerinde sülüs yazılı Kuran’ın Bakara Suresi bir kuşak olarak dolaşmaktadır. Sekizgenin dış yüzleri yuvarlak kemerler içerisine alınmış ve bunların üzerine de birer mazgal pencere açılmıştır. Giriş kapısı duvarların üst noktasına kadar ulaşan dikdörtgen çerçeve içerisine alınmıştır. Mukarnaslı portal nişinin etrafı geometrik yıldız geçmelerinden oluşmuş geniş bir bordür çevirmektedir. Bunun içerisinde mukarnaslı sivri bir giriş ve yuvarlak kemerli kapısı bulunmaktadır. Girişin üzerine kitabesi yerleştirilmiştir. Kümbetin içerisi oldukça sade olup, altında mumyalık kısmı bulunmaktadır.

Benim anne tarafım Demetoka (şimdiki Gümüşçay) nın en eski ailelerinden biri. Hâlâ akraba olduğumuzu bile bilmeyen bir çok akrabam var orada. Fotoğrafta tam orta yerdeki yelekli, kırmızılı mavili kazağı olan ise kalan en yakın akrabalarımdan Baki Gürses. Bir ziyaret nedeniyle Gümüşçay'a uğradığımda O'nu akrabalardan bazıları ile kahve önünde otururken buldum. Gruptan Baki hariç üç kişi daha akrabam ama kendileri bulsunlar kaçıncı kuşak nasıl akraba olduğumuzu, ben söylemeyeceğim. Çok merak eder ve özelden sorarlarsa anlatırım. Çünkü anne tarafımdan yedi göbek şeceremi biliyorum ben. Selam olsun başta Bâki olmak üzere hepsine.

 

Nikon D810 + AF Nikkor 28-105mm f/3.5-4.5 D

AKTUR’un 750’si için kuşakların çizimini tamamladım. FH16 750 tepe yazısına ufak bi dokunuş yaptım. Farların etrafında gerçekte olan gri kuşakları yapmadım. Böyle daha güzel bence. Pakette Bu Skini hem Aktur logolu , hemde normal sadece kuşak olarakta kullanabileceksiniz. Bilginize.

AKTUR’un 750’si için kuşakların çizimini tamamladım. FH16 750 tepe yazısına ufak bi dokunuş yaptım. Farların etrafında gerçekte olan gri kuşakları yapmadım. Böyle daha güzel bence. Pakette Bu Skini hem Aktur logolu , hemde normal sadece kuşak olarakta kullanabileceksiniz. Bilginize.

Bugün 23 Nisan. Unutma bende bir insan, hani geleceğine karar vermeye çalıştığın. Ne öğreneceğime, neyi yapacağıma kendi şartlarına göre kararlar verdiğin sonra hayallerin boş çıkınca yıkıldığın, robot yerine koyduğun varlık. Sen babasın, annesin ama sahibim değilsin. Normal şartlarda en çok 15-20 sene yakın çevrende görebileceğin sonra senden uzaklaşacak, elinden alınacak bir varlığım ben. Kıymetimi ben gittikten sonra anlıyorsun, ardımdan ağlıyorsun, fakat bugün bana kendine güven ver, şahsiyetli olmayı öğret, hiç bir şey için yalan söylememeyi, hatalarımın sonuçlarına karşı cesur olmayı, dik durabilmeyi öğret. Üç tane günü kurtarmayı marifet sanan korkağın peşinde başkasının kulu, kölesi olmamayı öğret. Bana özgürce, kendime güvenle gezebileceğim, öyle sevebileceğim ki kaybetme tehlikesine karşı canımı feda edebileceğim bir vatan bırak. Sana dua edeyim.

Mustafa Kemal Atatürk'ün bıraktığı vatanımı bir sürü ne idüğü belirsiz yabancı ile doldurma. Bugün 23 Nisan öyle çocuk bayramın kutlu olsun diye mesaj yazıp gelecekte senden hesap sormamdan kurtulamayacağını bil. Bugün aynı zamanda Ulusal Egemenlik bayramı. Mustafa Kemal beni sadece düşmandan kurtarmadı, padişah dediğin insana, kul olmaktan da kurtardı, Başka insana kul olma dedi. Allah'tan başkasına baş eğme dedi. Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir dedi. Seçeceğin falanca efendinindir demedi. Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu ve gelecek kuşaklara emanet ederken de bu vatana sahip çıkan herkese TÜRK dedi. Vatandaşı olmakla iftihar eden her insan için de NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE dedi. Hala umudum var senden. Benim sevincimi kursağımda bırakma. Sonra arkandan dua etmek bile aklıma gelmeyecek vatanımı birilerine peşkeş çekersen, çekmeye çalışanlara engel olmazsan.

Bugün mutluyum, kaygısızım Yaşasın Bayramımız.

 

Nikon D300S + Tamron SP BBAR Adaptall-2 90mm F:2.5 Model 52B@5,6

Zygaena purpuralis - Erguvani Kangüvesi

(LEPIDOPTERA: ZYGAENIDAE)

Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Beytepe Yerleşkesi

25.05.2012

 

ZYGENIDAE, Lepidoptera takımı içinde yer alan bir güve familyasıdır. 1000 kadar türünün büyük çoğunluğu tropiklerde yaşamakla birlikte ılıman kuşakta da bulunurlar. Keza ülkemizde 30-40 kadar türle temsil edilir. Kırmızı renkli olanları "Kan (Güve) Kelebekleri", yeşilimsi tonda olanları ise "Ormancı Güveler" şeklinde adlandırılabilir.

En ilginç özellikleri ise savunma silahı olarak kullandıkları hidrojen siyanid (HCN)i içermeleridir. GÜndüzcül olan bu güveler, bu şekilde yem olmaktan kurtulurlar.

Plan tipi ve süsleme olarak benzeri olmayan bir eserdir. Aralarında üslup birliği olmayan üç portalin süslemeleri birbirinden farklıdır. İki başlı kartal motifini de içeren süslemeler son derece taşkın ve barok karakterlidir. Batı portalinde Alaaddin Keykubad’ın arması olan çift başlı kartal ile Ahmet Şahın arması doğan motifi bulunur.

Bugün kirişleme izleri kalmış olan ahşap hünkar mahfili Anadolu’daki en erken örneklerden biridir. Abanoz ağacından minber, kabartma sülus yazı kuşakları ve yıldız motifleri büyük bir özenle yapılmıştır. Yapının taşkın barok karakterli ve iri palmetlerle bezeli mihrabı da önemli bölümlerindendir. Caminin doğu cephesindeki pencerenin (özgününde bey mahfili kapısının) üzerinde Ahlatlı nakkaş Ahmed, minberde Tiflisli İbrahim oğlu Ahmed ve hattat Mehmed, caminin güney duvarındaki âyet şeridi üzerinde Mehmed oğlu Ahmed’in adları yazılıdır. Divriği Ulu Camii ve Dârüşşifası, Selçuklu dönemi içinde küçük sayılabilecek yapı topluluklarından biri olmasına karşın, altı sanatçısı ile dikkat çekicidir. Bu bağlamda yapı topluluğu, Selçukluların yanı sıra Mengücekli çevresinde de ekip çalışmasının varlığını gösteren önemli bir örnektir.

AKTUR’un 750’si için kuşakların çizimini tamamladım. FH16 750 tepe yazısına ufak bi dokunuş yaptım. Farların etrafında gerçekte olan gri kuşakları yapmadım. Böyle daha güzel bence. Pakette Bu Skini hem Aktur logolu , hemde normal sadece kuşak olarakta kullanabileceksiniz. Bilginize.

İyi mi, yoksa kötü mü bilemem, ama işin gerçeği şu ki, artık kızlar çeyiz işlemiyor. Hele büyük kentlerde doğup büyüyen kızların bu taraklarda hiç mi hiç bezi yok

 

Zengin olan kız, hünerli, becerili, evcimen diye tanınırdı çeyiz sandığı çevresinde. Anneler, kızlarını bu konuda yönlendirirlerdi. Bir evin kızı biraz boylanıp serpildi mi, hemen ona bir çeyiz sandığı, bir de dikiş makinesi alınırdı. Varlıklı aileler mutlaka ceviz ağacından yapılma, oymalı, işlemeli, gül motifleriyle bezeli bir sandık alıp sandık odasının bir köşesine yerleştirir; gelip geçenin eli değmesin diye de üzerine halı, kilim denkleri koyardı…

 

Sandık, genç kızın kendine özgü sırlarını da saklardı. Okunduktan sonra ortalıkta dolaşması uygun görülmemiş aşk romanları, hatırası olan bir mendil, bir mektup, ya da resim… Kumaşların, bohçaların en altında dururdu.

 

Eskiden çeyizsiz kız gelin etmek düşünülemezdi. Öksüz, yetim genç kızların çeyizi olmazdı ancak… Analı babalı olmanın bir kanıtıydı sandıklar dolusu çeyiz.

 

Kızın çeyizi, ailesinin onuru, saygınlığı demekti bir bakıma.

 

Şimdilerde Türkiye’nin neresinde rastlanır böyle çeyiz dizen genç kızlara? Belki kırsal yörelerde, belki kıyı bucak kasabalarda birkaç aile, birkaç kız bulursunuz… Ama işin gerçeği, dünya hızla değişiyor. Türk toplumunun gelenekleri de kâh olumlu yönde, kâh olumsuz yönde değişim rüzgârlarından nasibini alıyor kaçınılmaz olarak.

 

O izi tozu kalmayan geniş evlerin sandık odaları, eski romanların sararmış sayfalarında kaldı!

 

Çeyiz sandıkları da yaşlı kuşak insanlarının anılarını süsler oldu!

 

(netten alıntı)

AKTUR’un 750’si için kuşakların çizimini tamamladım. FH16 750 tepe yazısına ufak bi dokunuş yaptım. Farların etrafında gerçekte olan gri kuşakları yapmadım. Böyle daha güzel bence. Pakette Bu Skini hem Aktur logolu , hemde normal sadece kuşak olarakta kullanabileceksiniz. Bilginize.

Renk kuşakları insan yaş kuşakları gibi aslında.

En uzaktaki koyu renkli kısım doğum ve bebeklik. Yaşlandıkça uzaklaşan cinsten bir kuşak. Hatırladıklarının oldukça flûlaştığı, hafızaya ek yük getirmeden hatırlanamayan bölümler. İnsanın en sorumsuz en muhtaç hali ama her şeyi istemeye hakkının olduğu bölüm.

Sonra daha hatırlanabilir, mutlu olunan, yemyeşil, arada çiçeklerin kaynadığı çocukluk ve ilk gençlik dönemi. Hayatın en cıvıl cıvıl dönemi ve her şeyin dert edildiği ama sorumluluğun daha az olduğu dönem.

Sonraki karanlık koyu renkli kuşak insanın insan olduğu dönem. Geçim kuşam derdinin boynuna asıldığı, özlemlerinin artık iyice belirgin olduğu fakat onlara ulaşmak için sürekli çalışmasının çabalamasının şart olduğu dönem. Bedel ödemeden hiç bir şeye sahip olamadığı, bunu göze aldığı, hatta kendisinin yükünden başka aile yükünün de altına girmeye cesaret ettiği kahramanlık dönemi.

Neden koyu renk, çünkü bütün çalışıp çabalamalarına, bütün mücadelelerine rağmen asla hayallerinin büyük çoğunluğunu gerçekleştiremediği dönem. Ahlar vahlar, sevmeler, küskünlükler, adanmalar budanmalar dönemi.

Daha yakın olan yeşil bölge artık emekli olduğu ve dünya yükünü evlatlarına devrettiği, bir kaç iyi gün yaşamayı, çektiklerine karşı mutlu olmayı umduğu dönem.

En yakındaki alacalı, yeşilli, kahverengili, telli, direkli dönem ise ne umdum ne buldum bu hayattan. Bana hayatı kolaylaştırsın diye düşünürken önüme sana en iyi hayatı ben vereceğim diyen hokkabazların işte hayat ama bu dikenli tellerin, bu direklerin sınırladığı alanda kalır, benim uygulamalarıma ses çıkarmazsan sopa göstermeleri içinde;

Yazık oldu hayatıma, bula bula bunları mı buldum ömrümün son demlerinde diye yanıp yakıldığı karışık ruh halleri içinde sonunun yeşillikler içinde mi, kapkaranlık mı biteceğini bilemeden son nefesini verdiği dönem.

Haa onun genişliğini bilemiyoruz ömrü veren bilir.

Umarım siz hep yeşil kuşaklarda kalır, sonunda yeşil yeşil gidersiniz bu dünyadan.

 

Nikon D810 + Af Nikkor 75-300 mm. f:4,5-5,6 D

AKTUR’un 750’si için kuşakların çizimini tamamladım. FH16 750 tepe yazısına ufak bi dokunuş yaptım. Farların etrafında gerçekte olan gri kuşakları yapmadım. Böyle daha güzel bence. Pakette Bu Skini hem Aktur logolu , hemde normal sadece kuşak olarakta kullanabileceksiniz. Bilginize.

AKTUR’un 750’si için kuşakların çizimini tamamladım. FH16 750 tepe yazısına ufak bi dokunuş yaptım. Farların etrafında gerçekte olan gri kuşakları yapmadım. Böyle daha güzel bence. Pakette Bu Skini hem Aktur logolu , hemde normal sadece kuşak olarakta kullanabileceksiniz. Bilginize.

AKTUR’un 750’si için kuşakların çizimini tamamladım. FH16 750 tepe yazısına ufak bi dokunuş yaptım. Farların etrafında gerçekte olan gri kuşakları yapmadım. Böyle daha güzel bence. Pakette Bu Skini hem Aktur logolu , hemde normal sadece kuşak olarakta kullanabileceksiniz. Bilginize.

Based on Lego Indiana Jones The Original Adventures design, Pad Printed by sjbricks.customs, hair 3d printed by hillhilligus2015 and casted by Shane Kusak with Yellow Plastic.

 

I hope I will get some more of these hair to sell complete figs, anyway this will also be available without hair.

AKTUR’un 750’si için kuşakların çizimini tamamladım. FH16 750 tepe yazısına ufak bi dokunuş yaptım. Farların etrafında gerçekte olan gri kuşakları yapmadım. Böyle daha güzel bence. Pakette Bu Skini hem Aktur logolu , hemde normal sadece kuşak olarakta kullanabileceksiniz. Bilginize.

www.mormenekselicanon.com

 

Beşiktaş'ta Çırağan Sarayının arkasında Yıldız Parkı girişine doğru uzanan kısa yolun yanında, sağ tarafında yer almaktadır.

Bânisi Sultan Abdülmecid Han tarafından (1839-1861) saray mimarı, Mimar Karabet Amira Balyan'a h.1265 / M.1848 de yaptırılmıştır.

 

Padişah bu camiyi Yıldız, Dolmabahçe ve Çırağan saraylarının merkez noktasında yaptırmıştır.

 

Cami Osmanlı Câmi Mimarisi geleneğinin dışında, mimarisi melez bir üsluptadır.

 

Küçük Mecidiye Câmii, barok üslubunda, üzeri tek kubbe ile örtülü, kare plânlı, harimi ile hünkâr mahfili kâgir malzemeyle ve tek minareli olarak inşa edilmiş bir yapıdır.

Cami, üzerinde yer alan iki katlı mahfillerle bir bütün olarak ele alındığında dikdörtgen bir görünüm arz etmektedir.

Cami, toplam 1600 m²lik bir arsa üzerinde 400 m² bir alanda inşa edilmiştir. Karşısında bir karakol binası vardır. Karşısındaki bu binada geçmişte Beşiktaş Askerlik Şubesi, şimdilerde ise Beşiktaş Emniyet Müdürlüğü bulunmaktadır.

 

Caminin harcına Kâbe’den toprak getirtildiği için inşasından sonra bu camiye özel bir kutsiyet atfedilirdi.

Geçen yüzyılda bu camiye “ Teşrifiye Camisi” denirdi. Civarında Sıbyan Mektebi, medrese ve kervansaray vardı. Bu kervansaray'da Anadolu’ya geçecek olan askerler kalırdı.

 

Bu camiye ayrıca “ Misafir Camisi ” de denilmektedir.

Küçük Mecidiye Câmii'nin kuzeyinde yüksek duvarlarla çevrili küçük bir avlusu bulunmaktadır. Avlu girişi, batı duvarı ortasından açılan çift kanatlı etrafı geniş mermer söveli, taçlı motiflerle süslenmiş yüksek bir kapı iledir. Kapının her iki tarafında sokağa beşer pencere açılmıştır. Basık kemerli derin girişin iki yanında birer gömme ayak mevcuttur.

Kapı üstündeki mermer alınlıkta Sultan Abdülmecit’in Tuğrası ve altında Şair Ziver Paşa’nın Kazasker Mustafa İzzet Efendi tarafından talik hatla yazılmış dört mısralık inşa kitabesi yer almaktadır. Kitâbe şöyledir:

Sahib-i Zaman-ı Saltanat Hakan-ı Ahd-i ma’dalet

Yaptı saray nezdinde bir Cami-i Vala zehi

Bünyanı'nı tahsin edüp ziver didi tarihini

Abdülmecid Han Cami-i Âli bina kıldı behî 1265 / 1848

 

Bu görkemli kapıdan girilen avlu zemini, büyük taşlarla kaplı olup otantik yapısını korumaktadır. Etrafı yüksek duvarlarla çevrili olan avlunun kuzey duvarı sağırdır. Avlunun kuzeyinde avlu zemininden bir metre yükseklikteki set üzerinde beş basamaklı mermer merdivenle çıkılan, içerisinde ceviz, incir ve çam ağaçları bulunan bir bahçesi vardır.

 

Avlu giriş kapısının tam karşısında tek katlı üzeri kiremit örtülü çatılı iki meşruta binası, avlunun güney doğu cephesinde şadırvan ile tuvaletler bulunmaktadır. Bu hacimlerin arkasında yüksek bir istinat duvarı yer almaktadır.

 

Caminin ayrıca güneyinde kıble tarafında etrafı duvarlarla çevrili, üstü demir parmaklıklı küçük bir ön bahçesi de vardır.

 

Caminin kuzey cephesinde hünkâr mahfili ile kadınlar mahfilinin avluya doğru oval biçimde dışa taşkın altlı üstlü iki kanadı arasında üç açıklıklı cami girişi vardır.

 

Kıble ekseninde açılan üç açıklıklı cümle kapısından son cemaat yerine kaim mahfillerle harime geçişleri sağlayan bir ara mekâna girilir. Giriş kapısı ile ara mekân arasında yine üç açıklıklı ahşap camekânlı enlemesine dar bir bölüm vardır. Bu bölüm sonradan yapılmıştır. Ara mekânın tavanı ve duvarları sade beyaz boyalıdır.

 

Girişin biraz önünde mahfilleri taşıyan iki ahşap sütun, doğu ve batı duvarlarının kuzeyinden açılan ve mahfillere geçişi sağlayan iki ahşap kapı, ayrıca güneydoğu ve güneybatı uçlarından birer kapı ile kıble ekseninde açılan harim kapısı bulunmaktadır.

 

Etrafı içten ve dıştan mermer söveli çift kanatlı ahşap kapıdan harime girilir. Harim kapısının her iki yanında ahşaptan üzeri oval demir parmaklıklı birer pencere vardır.

 

Harim dört duvar üzerine oturtulmuş üstü kurşun kaplı küçük bir kubbe ile örtülmüştür. Birçok caminin değişmez elemanlarından olan kubbe kasnağı, bu camide mevcut değildir. Köşelerde kubbeyi taşıyan birer paye, payelerin üst kısmında dört ağırlık kulesi bulunmaktadır. Bu ağırlık kuleleri yapının en plastik elemanları olup üzerlerinde palmiye yapraklarını andıran kabartmalar vardır.

 

Kubbenin ortasındaki ayet kuşağı Kazasker Mustafa Efendi tarafından celi-sülüs hatla yazılmıştır. Burada Nur Suresi 35. Ayetinin bir kısmı yazılıdır.“ Allah göklerin ve yerin nurudur”

 

Kubbe içi ve duvarlar, rokoko tarzı palmiye yapraklı alçı kabartmalı motiflerle tezyin edilmiştir. Camideki bu alçı kabartma süslemeler Türk İslam Mimarisine yabancıdır.

 

Harim kare plânlıdır. Harim duvarları rokoko tarzı kabartma motiflerle süslenmiş ve iki sıra pencere ile donatılmıştır. İç mekândaki dekoratif süslemeler bambaşka bir hava veriyor camiye. Burada hâkim renkler beyaz ve açık yeşildir.

 

Doğu batı cephelerinde altlı üstlü üçerden iki pencere açılmış, cephe gömme ayaklarla bölümlere ayrılmıştır.

 

Kıble duvarında da altta ve üstte üçer pencere bulunmaktadır. Alttaki orta pencere mihrap nişine denk geldiği için sağırdır. Üst sıra pencerelerde de farklı bir düzen uygulanmıştır. Burada askı kemerinin zorlamasıyla orta pencereler yanlardaki pencerelerden daha büyüktür. Aynı özellikli iki pencere de harim giriş kapısının iki yanında vardır. Böylece harimi aydınlatan toplam 20 pencere bulunmakta ve bütün pencere kemerleri daire şeklindedir.

 

Üst sıra pencerelerin üzerinde Cihar yar-ı Güzin levhaları bulunmakta celi sülüs hatla katı’ tekniği ile Sultan Abdülmecid tarafından yazılmış ve altında imzası bulunmaktadır.

 

Çerçeveleri yuvarlak formda altın varaklı ve yazılar cami ile uyum içindedir.

 

Mihrabı beyaz mermerden yapılmış her iki tarafına simetrik çiçek motifleri mermer dışa oyularak yapılmıştır. Rokoko tarzındadır. Çok güzel bir mermer işçiliği vardır. Mihrabın karşıdan görünüşü kavsarası istiridye gibidir. Üstünde Âl-i İmran Suresi 37. ayeti celi sülüs hattıyla yazılmıştır. Mihrabın iki yanında ikişer şamdan bulunmaktadır.

 

Minber kırmızı somaki mermerden yapılmıştır. Figüratif motiflerle süslüdür. Üzerinde beyaz, sarıya yakın mermer parçalarla motiflidir. Minber kapısının üzerinde Sultan Abdülmecid’in katı’ tekniği ile bizzat kendisinin yazdığı “ Kelime-i Tevhid” vardır.

 

Vaaz kürsüsü de kırmızı mermerden yapılmıştır. Kadeh görünümünde alt kısmı aslan ayağı şeklindedir ve çok güzel mermer işçiliği vardır.

 

Harim bölümünün iç yüzeylerinin düzenlenişi, zeminden askı kemerlerinin üstüne kadar dış düzenlemenin hemen hemen aynıdır. Farklı olarak içeride kapalı panoların içinde alçı kabartmaların yer almasıdır.

 

Küçük Mecidiye Câmii'nin hünkâr mahfili caminin kuzeyinde çift taraflı dikdörtgen planlı iki katlıdır. Yapının kuzey ve güney uçları daire şeklinde düzenlenmiştir. Kâgir malzeme kullanılmış olup üzeri sıvanmıştır. Hünkâr mahfilinin cepheleri camide olduğu gibi parçalı bir görünüm ortaya koymaktadır.

 

Caminin kuzeyden giriş ile harim arasındaki ara mekânın sağında batı duvarından açılan bir kapı ile hünkâr dairesine bu kapının tam karşısından doğu tarafındaki simetrik kapıdan müezzin mahfili ve kadınlar bölümüne geçilir. Her iki mahfil de iki katlıdır.

 

Batıdaki hünkâr dairesinin kapısından iki odalı bir bölüme girilir. Bu kapının tam karşısında sokaktan, doğrudan hünkâr dairesine girilen iki kanatlı bir kapı daha vardır. Padişah camiye bu kapıdan girerdi.

 

Bu bölümden dönerli ahşap merdivenlerle hünkâr mahfiline çıkılır, merdiven boşluğunun tavanı ve duvarları rokoko tarzı palmiye çiçek motifleriyle bezeli olup çürümeye yüz tutmuştur. Yer yer dökülmeler görülmekte duvarı ise yukardan aşağı boydan boya çatlamıştır. Merdiven kenarları ahşap korkuluklu, duvarlar ise bir metre yükseklikte dekoratif bir ahşap kuşak ile çevrilidir. Merdiven başındaki küçük sahanlığın tavanının yarısı da düşmüştür.

 

Bu sahanlığın doğu ve batı duvarlarından iki kapı açılmaktadır. Batı duvarından açılan kapıdan bir aralığa girilir. Bu aralığın kapı arkasında duvara monteli mermerden, mermer yalaklı bir abdest çeşmesi, tam karşıda tuvalet, aralığın kuzey batısında küçük bir oda ile kuzeyinde avluya oval biçimde taşmış kubbeli, kubbesiyle duvarlar rokoko tarzı kabartmalı motiflerle tezyinli büyük bir oda yer almaktadır.

 

Avluya bakan tarafı oval olan bu oda üzeri oval dikdörtgen şeklinde ahşap panjurlu beş adet ahşap pencere ile aydınlanmaktadır. Kubbe merkezinden başlayan bir çatlak duvardan tabana kadar boydan boya kanayan derin bir yarayı andırmaktadır.

Hünkâr dairesi ikinci katına merdiven başından (sağda) doğu tarafına açılan iki kanatlı ahşap kapıdan ikinci bir bölüme geçilir. Burası cami girişindeki ara mekânın üstüdür ve üzeri düz tavan, kuzeyinde dikdörtgen şeklinde üstü oval panjurlu üç büyük penceresi olan bir odadır. Tavanda ve duvarlarda çatlaklar oluşmuş, tavandan kalıplar halinde dökülmeler görülmektedir.

 

Bu odanın kıble istikametinde sağ önden açılan bir kapı ile hünkâr mahfili dediğimiz padişahın namaz kıldığı bölüme geçilir. Hünkâr odasının üstü küçük yuvarlak bir kubbe ile örtülüdür. Kubbe içi ve duvarlar rokoko tarzı kabartmalarla süslü olup ne yazık ki burada da kubbe ve duvarlardaki çatlaklarla dökülmeye hazır bir durum arz etmektedir.

 

Hünkâr mahfili ile müezzin mahfilinin harime bakan yüzü bir balkon şeklinde aynen Ortaköy (Büyük Mecidiye ) Câmii’nde olduğu gibi harime taşmıştır. Hünkâr mahfilinin doğusundaki simetrik daire ise müezzin mahfili ve kadınlar bölümüdür. Alt katta girişin doğu duvarından açılan bu bölümün birinci katında küçük bir aralık ve kuzeyinde avluya taşmış vaziyette hünkâr dairesi giriş katındaki odanın aynısı vardır. Tavanı ahşap dikdörtgen şeklinde üzeri oval beş adet pencere ile avluya bakar. Aralıktaki boşluktan ikinci kata kenarları bovling şeklinde korkuluklar bulunan döner ahşap bir merdivenle çıkılır.

 

Merdiven başından kuzeye açılan bir kapı ile girişteki odanın aynısı bir oda kuzeyden güneye uzanan bir ara mekân ve bu mekânın kıble istikametinde sağ taraftan açılan bir ahşap kapı ile girilen müezzin mahfili ve kadınlar bölümü bulunmaktadır. Bu bölümlerin tavan ve duvarları sadedir.

 

Müezzin mahfilinin harime bakan kısmı da aynen hünkâr mahfilinde olduğu gibi balkon şeklinde çıkıntılıdır. Hünkâr mahfili ile müezzin mahfili ve kadınlar bölümü simetriktir. Farklı olarak bu bölümde küçük giriş holü yoktur. Bu kısımdaki odalar batı kesimindeki odalara göre daha geniştir. Bu daireye çıkılan merdivenin bitimindeki sahanlığın doğu duvarından açılan bir kapıdan minareye çıkılır.

 

Caminin kuzeydoğu köşesinde yer alan minare, gotik; şerefesi arabesk stili taş oymalıdır. Minarede gövdeden şerefeye ana hatlarıyla mukarnası andıran gerçekte mukarnas olmayan dört sıra küçük konsolla geçilmektedir. Şerefenin çevresinde on iki küçük mermer kolon yer almaktadır. Bu kolonlar arasına yerleştirilen demir parmaklıklar parapet görevini karşılamaktadır. Bu demirlerde yer yer dökülmeler vardır. Minare bundan sonra külaha kadar daha çok neoklasik olarak süsleme ayrıntıları mesela “yumurta ve ok” motifleri ile devam etmektedir.(9)

 

Bu gün minarede alemin alt kısımlarında yer yer kopmalar görülmekte paratoner ise yıllar önce kopmuş, yerinden ayrılmış, Vakıflar İdaresine sözlü ve yazılı olarak bildirilmesine rağmen, hala aynı durumdadır.

 

Tarihi farklı bir mimari özelliği ile son Osmanlı eserlerinden olan Küçük Mecidiye Câmii ciddi bir onarıma acilen ihtiyaç duymaktadır. İlgili ve yetkili makamların özellikle ve öncelikle Vakıflar İdaresi’nin bir an evvel birçok yerlerinde çürümeler, çökmeler, çatlaklar ve dökülmeler görülen bu ecdat yadigârına sahip çıkmalarını dualarla arz ediyoruz.

 

Caminin görevlilerine ait iki adet lojmanı, yeniden düzenlenen ve nezih bir ortam oluşturulan abdest alma yerleri ve tuvaletleri mevcuttur.

 

Mülkiyeti Vakıflar İdaresi’ne ait olan Küçük Mecidiye Câmii'nin bir İmam-Hatib kadrosu vardır. Bir İmam- Hatibin görev yaptığı camide vakit namazlarında 10–15 Cuma ve Bayram namazlarında 150–200 cemaat olmaktadır. Hanımların namaz kılabileceği yer mevcut olup Yaz Kuran Kurslarında 15–20 öğrenci bulunmaktadır.

Custom Lego Willie Scott (Pajama) - Lego Indiana jones the Original Adventures

 

Pad Printed for me by sjbricks.customs

Hair cast by Shane Kusak

Biyolojik genel kültür örneklerini ülkemizden verelim. Doğu Anadolu’da yaşan bir genç ile ege de yaşayan bir gencin hayata bakışları inanç seviyeleri ya da aile bağlarına kadar farklılıklar olabilir. Bunların genel sebebi biyolojik olarak atalarımızın atalarından, daha sonra bir sonraki kuşaklara aktarılarak genler ve içinde yaşadığımız çevredir.

  

x

youtube.com/watch?v=6FCzrXRlWAY

  

x

dai.ly/x36yo6a

  

my.mail.ru/mail/mturkeynet/video/_myvideo/2.html

20. Sürücü 7,8 2011 (Drive 7,8 2011)

Dublörlük yapan ve üst düzey araba kullanabildiği için geceleri de soygunlara katılan bir sürücünün (Ryan Gosling) yaşamını anlatıyor. Sürücünün yaşamı, komşusu Irene’nin (Mulligan) hapisteki kocasına yardım etmeyi kabul etmesiyle daha da tehlikeli bir hal alır. Bir anda kendisini Los Angeles’ın en tehlikeli adamlarının hedef listesinde bulur. Şimdi hem kendi hayatını, hem Irene ve oğlununkini kurtarmak için yapacağı tek şey en iyi bildiği şekilde sadece araba sürmektir. Hossein Amini tarafından kitaptan uyarlanan filmin başrollerinde bağımsız yapımların yetenekli oyuncusu Ryan Gosling ve Carey Mulligan ile Bryan Cranston var. Yan rollerde ise Albert Brooks, Christina Hendricks, Ron Perlman ve Oscar Isaac bulunuyor. Film 64. Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülünü kazandı.

imgur.com/ixSZyYP

19. Gece Vurgunu 7,9 2014 (Nightcrawler 7,9 2014)

Hırslı bir genç olan Lou Bloom (Jake Gyllenhaal), Los Angeles’ta polis muhabirliği yapmaya başlar. Sürekli kazaları, cinayetleri ve buna benzer felaketleri kovalayan bir kamera ekibinin de katılımıyla, Lou yavaş yavaş suç dünyasına girmeye başlar. Ve zamanla birlikte seyirci olmakla suçları işleyen olmak arasında sınır giderek belirsiz bir hal alır.

imgur.com/usN7RuL

18. Kabadayı 7,9 2007 (Kabadayı 7,9 2007)

Meşhur Kabadayılardan Ali Osman (Şener Şen) eski günlerine veda etmiştir. Beklenmedik bir anda yıllardır görmediği ve aşık olduğu kadının izini bulur ve bir oğlu olduğu haberiyle sarsılır. Oğlu Murat (İsmail Hacıoğlu) sevgilisi Karaca (Aslı Tandoğan) ile bir barda çalışmaktadırlar. Karaca’ya yıllardır aşık olan mafya üyesi Devran ise(Kenan İmirzalıoğlu) kızı geri alabilmek için herşeyi göze almıştır. Ali Osman’ın artık tek amacı oğlu Murat ve sevgilisi Karaca’yı canı pahasına korumaktır. Devran için hayattaki tek amaç Karaca’dır ve yoluna çıkan herşeyi ve herkesi yok etmeye hazırdır…

imgur.com/ZM1jaUz

17. Günah Şehri 8,1 2005 (Sin City 8,1 2005)

En sert sokak dövüşçüsü yenilmez Marv, tanrıça kadar güzel Goldie ile beraber olur, fakat onu yatağında ölü bulur ve intikam peşindedir. Özel dedektif Dwight beladan kaçmaya çalışsa da o onu asla bırakmamakta, ve bir polisin katledilmesiyle de arkadaşlarını korumak için ne gerekirse yapmaya çalışmaktadır. Ve de şehirdeki en son dürüst polis Hartigan kariyerinin son saatinde, Senatörün sadist oğlundan 11 yaşındaki bir kızı kurtarmak üzere bir grupla beraber işe koyulur, ancak beklenmedik olaylar gerçekleşecektir.

imgur.com/lBhO4hs

16. Yaralı Yüz 8,3 1983 (Scarface 8,3 1983)

Brian De Palma yönetiminde ikinci kez çekilen ‘Yaralı Yüz’, Al Pacino’nun muhteşem oyunculuğuyla bir kült film haline geldi. ABD ve Küba arasındaki siyasi krizlerden birine yol açan tekne krizinde Amerika’ya gelen göçmenlerden Tony Montana (Al Pacino), önce küçük işlerde çalışmaya başlıyor, ancak bir süre sonra kolay para kazanmanın yolunu buluyor… Uyuşturucu piyasasının iyice haraketlendiği yıllarda, Montana da içine düştüğü bunalımı uyuşturucu pazarlayarak kazanacağı parayla yenmeye çalışıyor. Kendisine Amerikan rüyası diye yutturulan şeyin üstüne üstüne giden Montana, sonunda zirveye tırmanıyor, fakat kendisine çok şey borçlu olan sistem tarafından yokediliyor. Gittiği pahalı gece klubünde kendisine tiksinerek bakanlara ‘benden neden tiksiniyorsunuz, ama tek suçum sizin el altından yaptığınız pislikleri açık açık yapmam’ diyen Montana’nın öyküsü, aynı zamanda sinema tarihinin gördüğü en kanlı ve şiddetli filmlerden birisine dönüşüyor.

imgur.com/RyV2C65

15. Taksi Şoförü 8,4 1976 (Taxi Driver 8,4 1976)

Vietnam gazisi Travis Bickle’ın bir surunu vardır. Geceleri bir türlü uyuyamayan Travis (Robert De Niro) geceleri çalışmak için taksi şoförü oluyor. New York’un sokaklara taşmış ve geceleri ortaya çıkan ‘pislikleri’ tek tek teşhis eden Travis, giderek yalnızlaşarak şizofren bir ruh haline bürünüyor. Beğendiği kadını etkilemekte başarılı olamayan Travis, bu arada sokakta gördüğü küçük bir fahişe kızdan (Jodie Foster) etkileniyor. Toplumla olan anlaşamazlığını silahlanarak ve senator Palantine’a suikast planlayarak göstermeyi düşünüyor. Suikastı başarısız olunca hiç değilse küçük fahişeyi bu hayattan kurtarmak için, kadın satıcısı-göz yuman-müşteri üçlüsünü darmaduman ediyor.

imgur.com/rSs6t9u

14. Kapışma 8,4 2000 (Snatch 8,4 2000)

Çaylak lisanssız boks organizatörleri Turkish ve ortağı Tommy yasadışı boks işindeki büyük isim tuğla kafayı maç için ikna ederler. Çingene Mickey maç yerine kendi kurallarıyla oynamaya başlayınca iş çığrından çıkar. Bu arada dört parmak franky ve 86 karatlık elmas londra’da kaybolmuştur. Franky’nin tuzağa düşürüldüğünü öğrenen kuzen Avi, Frakny’yi kontrol etmesi ve elması bulması için sağkoluyla Londra’ya gelir.

imgur.com/9xtDFT3

13. Rezervuar Köpekleri 8,4 1992 (Reservoir Dogs 8,4 1992)

Joe Cabot (Lawrence Tierney), büyük bir elmas mağazasını soymak için ,oğlunun da dahil olduğu bir ekip hazırlar. Renk isimlerini kod isim olarak kullanan ekibin adı, ‘rezervuar köpekleri’. İşinin ehli gibi gözüken ekipte, Joe’nun oğlu da vardır. Soygunun planları yapılır. En ince detayları bile gözden geçirilmiştir. Ama soygun planlandığı gibi işlemez. Mağazaya gelindiğinde tuzağa düşerler. Ekibin içinde bir polis vardır…

imgur.com/IXx7wQ2

12. Otomatik Portakal 8,4 1971 (A Clockwork Orange 8,4 1971)

Geleceğin Britanyasında, ilaç bağımlısı bir çete her gece şiddet gösterilerinde bulunmaktadır. Adam dövüp, hırsızlık yapıp insanlara tecavüz etmektedir. Bir gece çetenin başı Alex diğerleri tarafından polise ihbar edilir. Hapse giren Alex’in cezasını hafifletmesi için önünde bir seçenek vardır: Bir deneye tabi tutulmak. Sonrasında Alex’in hayatı tümüyle değişecektir.

imgur.com/46PXtXB

11. Köstebek 8,5 2006 (The Departed 8,5 2006)

“The Departed/Köstebek” Massachusetts Eyalet Polisi’nin şehrin en büyük suç organizasyonunu çökertmek için geniş çaplı bir mücadele başlattığı Güney Boston’da geçiyor. Amaç, güçlü mafya babası Frank Costello’nun egemenliğine içeriden bir müdahaleyle son vermektir. Güney Boston’da büyümüş olan genç çaylak Billy Costigan’a Costello’nun çetesine sızma görevi verilir. Billy, Costello’nun güvenini kazanmaya çalışırken, “Güney Yakası”nın sokaklarından gelen bir başka genç polis Colin Sullivan da eyalet polis teşkilatında basamakları hızla tırmanmaktadır. Özel Soruşturma Birimi’nde kendine yer bulan Colin, Castello’yu yakalamakla görevli az sayıdaki elit polis memurlarından biri olur. Üstlerinin bilmediği şey, Colin’in Costello için çalıştığı ve suç patronunun polisin hep bir adım önünde olmasını sağladığıdır.

Her iki adam da, içine sızdıkları organizasyonun planları ve karşı planları hakkında bilgi toplarken, sürdürdükleri çifte yaşamları yüzünden oldukça zorlanmaktadırlar. Ama hem gangsterler hem polisler aralarında bir köstebek olduğunu anlayınca, Billy ve Colin sürekli olarak düşman tarafından yakalanma tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar. Dolayısıyla, kendilerini kurtarabilmek için karşı taraftaki köstebeğin kim olduğunu bulmak konusunda birbirleriyle yarışmaya başlarlar.

imgur.com/iM08nxL

10. Eşkiya 8,5 1996 (Eşkiya 8,5 1996)

35 yıl önce Cudi dağlarında bir grup eşkıya jandarma tarafından yakalanır. 35 yıl içinde eşkıyaların hepsi ya hastalıktan ya da bölgedeki hesaplaşmalardan ötürü can vermiştir. Biri dışında; Baran…Baran 35 yıl sonra hapisten çıkınca ilk işi köyüne dönmek olur. Ama doğduğu topraklar şimdi baraj suları altındadır. Geçmişin izlerini sürmeye başlayan Eşkıya, yıllardır bilmediği bir gerçeği öğrenir. Hapse düşmesine en yakın arkadaşının ihaneti neden olmuştur. Bu arkadaş Eşkıya Baran’in çocukluk aşkını, Keje’yi satın alarak İstanbul’a kaçmıştır. Eşkıya ne İstanbul’u ne de arkadaşının adresini bilmemektedir. Tren’de, Tarlabaşı’nın arka sokaklarında büyümüş, pavyon, kumarhane, uyuşturucu muhabbetinin içinde yaşayan Cumali adlı genç bir adamla tanışır. Onla birlikte İstanbul’a gider ve kendisinin derdinin yanında bir de Cumali’nin derdiyle uğraşmaya başlar. İstanbul ve bu karanlık sokaklar adım adım sevdiği kadın Keje ye yaklaştırır Eşkıya’yı….

imgur.com/JmngXxt

9. Yeşil Yol 8,5 1999 (The Green Mile 8,5 1996)

Bir hapishanede gardiyanlık yapan Paul Edgecomb’un görevi, hücrelerinden alınan idam mahkumlarını, elektrikli sandalyenin bulunduğu ölüm odasına kadar olan bir millik yeşil yoldan götürmektir. Edgecomb yıllar boyunca bu yoldan sayısız idam mahkumu nakleder. Ama hiçbirisi onu John Coffey kadar etkilemez. Oldukça iri yarı biri olan Coffey, iki küçük kızı öldürmek suçundan idama mahkum olmuştur. Ürkütücü görünümünün aksine oldukça duygulu ve karmaşık bir iç dünyası olan Coffey, bazı doğa üstü güçlere sahiptir. Edgecomb onunla yakınlaştıkça artık hiç beklenmedik yerlerde mucizelerin olabileceğine inanmaya başlayacaktır.

Esaretin Bedeli filmini de yönetmiş olan Frank Darabont, bu filminde de benzer bir atmosferi seyirciye başarıyla aktarıyor. Oscar Ödüllü Tom Hanks’in yanında, Michael Clarke Duncan ve James Cromwell gibi oyuncular başrolde yer alıyor.

imgur.com/75Pp4V4

8. Geçmişin Gölgesinde 8,6 1998 (American History X 8,6 1998)

Çok zeki bir öğrenci olan Derek, babası zenci bir uyuşturucu satıcısı tarafından öldürüldükten sonra, neo-Nazi olma yolunda büyük adımlar atmıştır. Babası Derek’te, zenciler hakkındaki düşüncelerinden dolayı etkiler bırakmıştır. Derek bir süre sonra Venice Beach neo-Nazi çetesinin liderinin sağ kolu olmuştur. ‘The Disciples of Christ’ yani İsa’nın Hizmetkarları, aynı bölgelerde yaşayan azınlıklardan ve beyaz olmayanlara karşı koruma sağlamak amacıyla, genç beyazlara yardım eli uzatmıştır. Çetenin lideri Cameron Alexander, bir Nazi sempatizanıdır.

Bir gece 3 zenci, Vinyard’ların evinde durur ve Derek’in arabasını çalmaya çalışır. Bunu öğrenen Derek, bir tanesini silahıyla öldürür, diğerini yaralar ve diğerinin kaçmasına engel olamaz. Yaraladığı zenciye, ağzını kaldırıma dayamasını emreder. Ardından kafasına sert bir darbe indirir. Bu zencinin boynunun ve çenesinin kırılmasını sağlar. Bir süre sonra beyaz polisler gelir ve Derek’i tutuklarlar. Bu sırada küçük kardeşi Danny olayın şokunu üstünden atamaz. 2 zencinin ölümüne sebep olması nedeniyle 3 yıl hapise mahkum edilir. Bu zaman içerisinde, kardeşi de onun gibi olmaya başlar.

imgur.com/xdYufiM

7. Sevginin Gücü 8,6 1994 (Léon 8,6 1994)

Jean Reno ve Natalie Portman, sogukkanli bir katil ile küçük bir kiz arasindaki sira disi bagi anlatan bu kült filmde bir araya geliyor. Léon isinde tam bir profesyoneldir: Sessizce yaklasir, acimasizca öldürür, ustaca izini kaybettirir. Ayni apartmanda yasayan on iki yasindaki Mathilda, tüm ailesi öldürülünce Léon’a siginir ve intikam için kendisine yardimci olmasini ister.

imgur.com/qBqpMWo

6. Olağan Şüpheliler 8,6 1995 (The Usual Suspects 8,6 1995)

Polis San Pedro’da patlayan bir tekneyi araştırırdığında 27 ceset ve 91 milyon dolarlık uyuşturucu parası bulur. Olaydan kurtulan iki kişi, yanıklarla dolu vücuduyla korkmuş bir Macar terörist ve Verbal Kint adında bir tetikçidir.

Polisteki sorgusunda Kint, 6 hafta öncesinden başlayarak olayları anlatır. Beş suçlunun nasıl bir araya geldiğinden, kaçırılan bir kamyondan ve bir suç lordundan bahseder polislere.

imgur.com/tiBzPC1

5. Tanrı Kent 8,7 2002 (Cidade De Deus 8,7 2002)

2002 AFI Fest İzleyici Ödülü 2002 Havana Büyük Mercan; FİPRESCİ Ödülü; En İyi Erkek Oyuncu (Tüm Erkek Oyuncular): En İyi Görüntü; En İyi Kurgu 2002 Marakeş En İyi Yönetmen 2003 Bafta En İyi Kurgu Yılın en hareketli ve heyecan verici filmlerinden biri. 1960’larda inşa edilmiş ve 80’lerin başında Rio De Janeiro’nun en tehlikeli mahallelerinden birine dönüşmüş, sosyal konutlardan oluşan “Tanrıkent”te organize suçun destansı tarihi. Film 60’larda iki kenar mahalle çocuğunun seçtiği iki ayrı yolu takip eder. Rocket suç dünyasında geçecek bir hayatın gerektirdiği zihniyetten ve fizikten yoksundur. Fotoğrafçı olma hayalleri kurar ama fotoğraf makinesi alacak parası yoktur. Öte yandan, Küçük Ze çocukluğundan beri tam bir suçlu özellikleri taşır; acımasız, akıllı ve hırslıdır. Küçük yaşta planladığı bir genelev soygunu sırasında öldürmenin tadını alır, gün geçtikçe bu konudaki iştahı giderek artar. 70’lerde Ze, sakin ve becerikli Bee’nin desteğiyle, favela’nın (mahallenin) uyuşturucu ticareti üzerindeki kontrolünü sağlamlaştırır. 80’lerin başlarında “Tanrıkent”i çetelerarası savaş sarar ve amansız genç suçlulardan oluşan yeni bir kuşak çıkıp “eskilerin” yerini almaya çalışırken, artık bir fotoğraf makinesine sahip olan Rocket, onu bu bitmek tükenmek bilmez katliam döngüsünü belgelemede kullanır…

imgur.com/jwR8SpV

4. Ucuz Roman 8,9 1994 (Pulp Fiction 8,9 1994)

‘Altın Saat’, ‘Vincent Vega ve Marsellus Wallace’ın Karısı’, ‘Jules, Vincent, Jimmie ve The Wolf’.. Quentin Tarantino ve Roger Avary’e en iyi senaryo dalında Oscar kazandıran ‘Ucuz Roman’, bu üç öykünün zincirleme şekilde birbirine geçmesinden oluşmuş bir hikayeyi anlatıyor. Profesyonel boksör Butch Coolidge (Bruce Willis) ünvan maçında kaybetmek için ünlü mafya babası Marsellus Wallace’dan (Ving Rhames) para alıyor ancak sözünde durmayarak rakibini nakavt ediyor. Bunun üzerine Wallace, en yetenekli tetikçilerinden Vincent Vega’yı (John Travolta) Butch’un evine yolluyor… İkinci ve üçüncü öykülerde ise Vincent’ın bu olaylardan önce, ortağı Jules’la (Samuel L.Jackson) yaptıkları ve Marsellus’un karısı Mia (Uma Thurman) ile birlikte geçirdiği akşam anlatılıyor.

imgur.com/oKf4MNI

3. 12 Kızgın Adam 8,9 1957 (12 Angry Men 8,9 1957)

Latin kökenli bir Amerikalı genç babasını bıçaklayarak öldürdüğü gerekçesiyle birinci dereceden cinayetle suçlanır ve mahkeme önüne çıkarılır. Sanığın kaybettiğini söylediği bir bıçak cinayetin işlendiği odada bulunmuştur, mahkemeye sunduğu savunma oldukça zayıftır ve kurbanın çığlıklarını ve katilin kaçışını duyduklarını söyleyen pek çok tanık vardır, dolayısıyla dava kısa sürecek gibi görünmektedir. Sanık suçlu bulunduğu taktirde idama mahkum edilecektir.

Jüri üyeleri kararı açıklamak için odalarından döndüklerinde şaşırtıcı olmayan sonuçlar ortaya çıkar: oniki jüri üyesinden onbiri genç adam hakkında ‘suçlu’ hükmünde bulunmuşlardır. Sekiz numaralı jüri üyesi Davis ‘suçsuz’ hükmü yönünde oy veren tek üyedir.

Davis’in jüri üyelerini kararlarını tekrar düşünmeye ve eldeki kanıtları tekrar değerlendirmeye ikna etmeye çalışması esnasında her jüri üyesinin ‘suçlu’ kararı vermesinin arkasında aralarında yabancı düşmanlığı, kanuna aşırı güven, çoğunluğa uyma, geçmişle hesaplaşma gibi farklı kişisel sebepler olduğu ortaya çıkar.

imgur.com/Q41u7Vt

2. Baba 9,2 1972 (The Godfather 9,2 1972)

Baba üçlemesinin bu ilk filmi, New Yok suç örgütlenmesi içerisinde, en güçlü ailelerden biri olan, İtalyan kökenli Carleone’lerin, suçun yapısının değişmesiyle birlikte geçirdikleri değişim konu alınıyor. Ailenin başındaki Don Vito Carleone, çevreden gelen baskılara rağmen, yeni oluşan uyuşturucu pazarına girmek istemeyince, diğer ailelerin düşmanlığını kazanmaya başlar. Kendisine düzenlenen suikast sonucu güçten düşünce, ailenin liderliğini yavaş yavaş oğullarına devretmeye başlar. Her ne kadar, yanında büyüyen Sonny, ailenin liderliğini devralmaya daha yakın görünse de, Don’un aklında çok ateşli biri olan, soğukkanlı davranamayan Sonny yerine, eğitimini sürdüren ve yıllardır aileden uzakta olan Michael vardır.

imgur.com/1Aae7SK

1. Esaretin Bedeli 9,3 1994 (The Shawshank Redemption 9,3 1994)

Şaibeli bir şekilde karısını öldürmek suçundan Shawshank hapishanesine gönderilen Andy Dufresne (Tim Robbins), burada hiç alışık olmadığı bir hayat mücadelesi vermeye başlıyor. Hapishanede tanıştığı Ellis Redding (Morgan Freeman) onun en yakın dostu oluyor ve kendi deneyimleriyle Dufresne’e mücadele gücü veriyor. Film, Stephen King’in aynı adlı romanından sinemaya uyarlandı ve gösterildiği ülkelerde büyük ilgiyle karşılandı ve 7 dalda Oscar’a aday gösterildi.

imgur.com/1hbu1cd

Bonus 1. 21 Gram 7,7 2003 (21 Grams 7,7 2003)

Profesör Paul Rivers ve karısı Mary, birlikteliklerinin ölüm ve yaşam arasındaki dengeyle paralel olduğunu farkederler. Adam ölümcül bir hastalığın pençesindedir ve kalp nakli için sıra beklemektedir. Kadın ise yapay döllenme sonrasında hamiledir ve çocuğunu doğurmaya hazırlanmaktadır. Christina Peck, zor geçen gençlik dönemini çabuk olgunlaşarak atlatmış iki çocuk annesi bir kadındır. Kocası Michael ve kardeşi Claudia ile birlikte çevrelerine mutluluk ve umut saçmaktadırlar. Daha düşük ekonomik düzeye sahip Marianne iki çocuğuna bir gelecek yaratmaya çalışırken, eski bir suçlu olan kocası Jack kendisini dine adamıştır.

Trajik bir kaza, bu üç çift ve ailelerinin hayatlarını kesiştirecektir. Birbirlerinin de desteklerini alarak hayatlarındaki en önemli soru işaretlerini cevaplandırmaya çalışacaklardır.

imgur.com/Sh3faPQ

Bonus 2. 25. Saat 7,7 2002 (25th Hour 7,7 2002)

Monty Brogan’ın (Edward Norton) özgürlüğünün son 24 saatinde zaman hızla geriye saymaktadır. 24 saatlik süre bittiğinde yedi yıl yatmak üzere hapishaneye girecektir. Bir zamanlar Manhattan’ın kralı olan Monty artık alıştığı yaşama; kendisine New York’un en gösterişli kulüplerinin kapılarını açan ama aynı zamanda da en yakın dostlarına yabancılaştıran yaşama veda etmek üzeredir.

Monty özgürlüğünün son gününde eskiden tanıdığı insanlarla yeniden iletişim kurmaya çalışır. Bunların başında oğlunun uyuşturucu işine bulaşması nedeniyle her zaman sorunlar yaşayan babası (Brian Cox) vardır. Eski günlerdeki yakın arkadaşlarından ikisi olan Jacob (Philip Seymour Hoffman) ve Slaughtery (Barry Pepper) ile de buluşur. Son gününde görüştükleri arasında kız arkadaşı Naturelle de (Rosario Dawson) vardır. Kendisini polislere ihbar edenin o olup olmadığından bile emin değildir. Monty aslında hiçbir şeyden emin değildir. Tek bildiği önündeki zamanın hızla azaldığı ve yapması gereken tercihler olduğudur.

“Summer of Sam”, “Do the Right Thing” ve “Malcolm X”in ünlü yönetmeni Spike Lee, son çalışması “25th Hour”da hayatında yaptığı hatalara dair günah çıkartmaya çalışan ama bunu yaparken de hayatın kendisini bu noktaya nasıl getirdiğinden emin olamayan bir uyuşturucu satıcısının özgürlüğünün son 24 saatlik dilimine ışık tutuluyor.

Touchstone Pictures’ın sunduğu “25th Hour”un yönetmenliğini Spike Lee üstlendi. Yapımcılığını Tobey Maguire, Julia Chasman, Spike Lee ve John Kilik’in üstlendiği filmin senaryosunu, kendi kaleme aldığı romanından yola çıkarak David Benioff yazdı. Başrollerinde Edward Norton, Philip Seymour Hoffman, Barry Pepper, Rosaria Dawson, Anna Paquin ve Brian Cox kamera karşısına geçti.

imgur.com/IrNZWeo

Bonus 3. İçerideki Adam 7,6 2006 (Inside Man 7,6 2006)

“The Inside Man”de anlatılan olaylar zinciri aslında oldukça sade/basit şekilde başlar. Dünya çapındaki finans kurumlarından Manhattan Trust’ın Wall Street şubesinin kalabalık lobisine boyacı kıyafetleri giymiş dört kişi gelir. Kostümlü soyguncuların başlattığı mükemmel planlanmış kuşatma saniyeler içinde sonuçlanır. Soyguncular tarafından rehin alınan 50 kadar banka yöneticisi, o andan itibaren çok iyi organize edilmiş bir soygun operasyonunun pençesine düşmüştür.

Soyguncuların lideri Dalton Russell (Clive Owen) ile sağlıklı iletişim kurulması ve rehinelerin zarar gelmeden kurtarılması için New York Polis Departmanı (NYPD) dedektiflerinden Keith Frazier (Denzel Washington) ile Bill Mitchell (Chiwetel Ejiofor) görevlendirilir. Acil Durum Birimi (ESU) Başkanı John Darius (Willem Dafoe) ile omuz omuza çalışan dedektifler, olayın kısa sürede barışçı yöntemlerle çözüleceğinden, bankanın kontrol altına alınıp rehinelerin kurtarılacağından umutludur.

Ancak işler planlandığı gibi gitmez. Bankayı ve müşterileri rehin alan Russell son derece kurnaz, dikkatli, zeki ve soğukkanlı bir soyguncudur. Sadece rehin aldığı müşterilerin değil, yetkililerin de kafasını karıştırıp dikkatini dağıtacak çok titiz bir plan yapmıştır. Dışarıda banka önünde toplanan kalabalıktaki gerilim düzeyi hızla artarken hummalı bir çalışmaya giren Frazier ve kurmayları, bütün dikkatlerini Russell’ın kontrolü kaybetmesine vermişlerdir.

Soyguncular sürekli olarak polisin bir adım önünde gibidir. Bitmek tükenmek bilmeyen akıl oyunlarıyla Frazier ve Darius’u her aşamada safdışı bırakırlar. Bu işin içinde başka işler olabileceğine dair Frazier’ın birtakım kuşkuları vardır. Bayan borsa brokerı Madeliene White’ın (Jodie Foster) devreye girişiyle beraber olay bambaşka boyutlar kazanır. Madeliene’ın, Russell ile özel görüşme yapmayı talep etmesiyle Frazier’ın kuşkuları doğrulanmıştır. Öte yandan bankanın Yönetim Kurulu Başkanı Arthur Case da (Christopher Plummer), ele geçirilen şubenin içinde olup bitenlerle dakika dakika ilgilenmektedir.

Soyguncular tam olarak neyin peşindedir? Saatler ilerledikçe daha da gerginleşen durumu yatıştıracak tedbirler neden işe yaramamaktadır? Durum giderek belirsiz hale gelirken Frazier artık bu işin içinde birtakım görünmez bağların olduğuna, başka bir yerlerde gizli toplantıların sürdüğüne ikna olmuştur. Sadakatlerin ve davranışların sorgulandığı ortamda çok riskli bir kedi-fare oyununa başlamıştır. Ancak oyunun kuralları sürekli değişmektedir. Atacağı yanlış bir adım, sinirleri sürekli diken üstünde tutan bu kedi-fare oyununun felaketle sonuçlanmasına yol açabilecektir.

imgur.com/7Ryq8v6

Bonus 4. Savaş Tanrısı 7,6 2005 (Lord of War 7,6 2005)

Gerçeklere dayanan “SAVAŞ TANRISI/LORD OF WAR” uluslararası silah ticaretini konu alan bir aksiyon macera. Film Soğuk Savaş’ın bitmesinin az bilinen sonuçlarını işliyor: Eski Sovyetler Birliği’nin elinde kalan muazzam yüklü silah stokunun gelişmekte olan ülkelere (özellikle Afrika’ya) satılması ve bunları satan silah tacirlerinin kazandıkları büyük paralar.

Çoğu kişi bunun 20. yüzyılın en büyük vurgunu olduğunu düşünüyor. Sadece Ukrayna’da 1982-1992 yılları arasında 32 milyar dolarlık silah çalındı. Şu ana kadar herhangi biri ne yakalandı, ne de hüküm giydi. Film silah taciri Yuri Orlov’un dünyanın dört bir yanındaki maceralarını takip ediyor. En ölümcül savaş alanlarında bulunan Yuri, kendisine aman vermeyen İnterpol ajanının, iş hayatındaki rakiplerinin ve müşterileri arasında bulunan, dünyanın en kötü şöhrete sahip diktatörlerinden bazılarının hep bir adım önünde olmak için uğraşıyor.

En nihayetinde bir de kendi vicdanıyla yüzleşmek zorunda kalıyor.

imgur.com/2osB0SW

Bonus 5. Amerikan Sapığı 7,6 2001 (American Psycho 7,6 2001)

Bret Easton Ellis’in ‘Amerikan Sapığı’ romanından uyarlanan ‘American Psycho’, Patrick Bateman (Christian Bale) isimli genç bir Wall Street zengininin işlediği cinayetleri ve tüketim kültürünün bireyde yarattığı yabancılaşmayı konu alıyor.

imgur.com/MHZp9Js

  

mturkey.net/2015/09/09/imdb-top-20-suc/

AKTUR’un 750’si için kuşakların çizimini tamamladım. FH16 750 tepe yazısına ufak bi dokunuş yaptım. Farların etrafında gerçekte olan gri kuşakları yapmadım. Böyle daha güzel bence. Pakette Bu Skini hem Aktur logolu , hemde normal sadece kuşak olarakta kullanabileceksiniz. Bilginize.

Rumeli Kavağı in İstanbul 3779 Buch Die Befestigungen des Bosporus Rumeli Kawat Wood engraving ca 1875. İstanbul bosphorus.

 

Originalzeichnung von R. Stieler Wood engraving after R. Stieler ca 1880. Pictures from Das Buch Für Alle. Illustrirte Familien-Zeitung. Chronik der Gegenwart. Illustrirte Monatsschrift zur Unterhaltung und Belehrung. Für die Familie und Jedermann. Stuttgart: Redaktion Druck und Verlag von Hermann Schönlein. The Book for Everyone. Illustrated family newspaper. (→ 1896) Holzstich S. 425 Heft 18 Wood engraving ca 1875.

---------------------------------------

Rumelikavağı; İstanbul Boğazı'nın en kuzeyinde, Sarıyer ilçesine bağlı, balığı, midyesi ve inciri ile meşhur bir semtidir. Sahilde, Rumelifeneri ile Sarıyer arasında kalır. Ortalama olarak 4.000-4.500 arası nüfusu vardır. Nüfusun büyük çoğunluğunu Trabzon göçmenleri oluşturmaktadır.

 

Balık ve midye lokantalarıyla meşhur olan Rumelikavağı'na bu ilgi, özellikle midyenin anavatanı olarak adlandırıldığı için duyulmaktadır. Midyecilik kuşaklardır süregelen olgudur. Midyeciler çarşısı, Rumelikavağı girişindeki 31. bayır altında mevcuttur. Türkiye birçok illerine buradan midye gönderilmektedir. Kalite açısından midye deyince akla ilk Rumelikavağı gelmektedir.

 

Ayrıca plajları ile ünlü olan Rumelikavağın'da 4 adet plaj bulunmaktadır. Altınkum, Elmaskum, Aile Plajı ve Askeri plajı.

 

Sportif faaliyetlerde süper Amatör kümede oynayan bir futbol takımı vardır. En büyük başarıları İstanbul Amatörler Şampiyonluğudur. Ayrıca 1992 ve 2000 yıllarında Türkiye Şampiyonasında Final ve Yarı final oynayarak 3. ligin kapısından dönmüştür.

----------------------------------------------------------

Rumeli Kavağı is easy to visit as part of the city-run Bosphorus Tour. The long ferry ride up the strait pauses for three full hours at Anadolu Kavağı, allowing you plenty of time to catch a local boat across the strait to Rumeli Kavağı. This picturesque little town is intimately connected to the sea, with boats, fishermen and fish restaurants dominating life and commerce, and is almost completely skipped by tourists.

Webb'in Yakın Kızılötesi Kamerası ( NIRCam ) , 340 ışıkyılı boyunca uzanan bu mozaik görüntüde , Tarantula Bulutsusu'nun yıldız oluşum bölgesini yeni bir ışık altında gösteriyor. toz. En aktif bölge, soluk mavi görünen devasa genç yıldızlarla parlıyor gibi görünüyor. Aralarında dağılmış halde, kırmızı görünen, ancak bulutsunun tozlu kozasından çıkmamış, hâlâ gömülü yıldızlar var. NIRCam, yakın kızılötesi dalga boylarında benzeri görülmemiş çözünürlüğü sayesinde bu tozla kaplı yıldızları tespit edebilmektedir.

 

Genç yıldız kümesinin sol üst tarafında ve bulutsunun boşluğunun tepesinde, daha yaşlı bir yıldız , teleskop yapısının bir eseri olan NIRCam'ın kendine özgü sekiz kırınım sivri ucunu belirgin bir şekilde sergilemektedir. Bu yıldızın en üstteki merkezi sivri ucunu yukarı doğru takip ederek, neredeyse bulutta belirgin bir baloncuğu işaret ediyor. Hala tozlu maddelerle çevrili genç yıldızlar bu balonu üfleyerek kendi boşluklarını oluşturmaya başlıyorlar. Gökbilimciler, bu bölgeye daha yakından bakmak ve yıldızın ve çevresindeki gazın kimyasal yapısını belirlemek için Webb'in iki tayfölçerini kullandılar. Bu spektral bilgi, gökbilimcilere bulutsunun yaşı ve kaç kuşak yıldız doğumu gördüğünü anlatacak.

 

Sıcak genç yıldızların çekirdek bölgesinden daha uzakta, daha soğuk gaz pas rengi alır ve gökbilimcilere bulutsunun karmaşık hidrokarbonlar açısından zengin olduğunu söyler. Bu yoğun gaz, geleceğin yıldızlarını oluşturacak malzemedir. Devasa yıldızlardan gelen rüzgarlar gaz ve tozu süpürürken, bir kısmı birikecek ve yerçekiminin yardımıyla yeni yıldızlar oluşturacaktır.

İşleme telifi: Dr. Mehmet Hakan Özsaraç. 12.09.2022. NASA Fits Liberator & PS.

In this mosaic image stretching 340 light-years across, Webb’s Near-Infrared Camera (NIRCam) displays the Tarantula Nebula star-forming region in a new light, including tens of thousands of never-before-seen young stars that were previously shrouded in cosmic dust. The most active region appears to sparkle with massive young stars, appearing pale blue. Scattered among them are still-embedded stars, appearing red, yet to emerge from the dusty cocoon of the nebula. NIRCam is able to detect these dust-enshrouded stars thanks to its unprecedented resolution at near-infrared wavelengths.

 

To the upper left of the cluster of young stars, and the top of the nebula’s cavity, an older star prominently displays NIRCam’s distinctive eight diffraction spikes, an artefact of the telescope’s structure. Following the top central spike of this star upward, it almost points to a distinctive bubble in the cloud. Young stars still surrounded by dusty material are blowing this bubble, beginning to carve out their own cavity. Astronomers used two of Webb’s spectrographs to take a closer look at this region and determine the chemical makeup of the star and its surrounding gas. This spectral information will tell astronomers about the age of the nebula and how many generations of star birth it has seen.

 

Farther from the core region of hot young stars, cooler gas takes on a rust colour, telling astronomers that the nebula is rich with complex hydrocarbons. This dense gas is the material that will form future stars. As winds from the massive stars sweep away gas and dust, some of it will pile up and, with gravity’s help, form new stars.

Processing credit: Dr. Mehmet Hakan Özsaraç. 12.09.2022. NASA Fits Liberator & PS 2022.

Credit:

NASA, ESA, CSA, and STScI

Telkari: A unique Turkish art made-up with wired silver with patience at skilled-hands.

 

Telkari is a special word meaning wire-crafting, or silver processing more exactly, and unique to Mardin and its surroundings, Turkey. Craftsmanship of Telkari art goes back as old as the history of Mardin city, so lays back to 3.000 B.C. It emerged and evolved in the wealthy lands of Upper Mesopotamia and made its course to our days through master-and-apperentice relation with an ever-qualifying process in time.

 

As It is always at most of traditional arts, all materials to be used at Telkari are made up by craftsman himself. Raw silver first melted by being passed through a string-like machinery to reach the tiny tickness as small as almost a hair by special techniques at the skillfull hands of the craftsman after a very time-consuming procedure. After that it goes into its final 2 stages: first backbone of the craft is formed then blank sections at the backbone is finely crafted with patience.

 

Telkari is folded with craftsman’s feelings, imaginery, passion and refinements and turns into its final products as necklaces, earrings, bracelets, anklets, belts or so on, to be weared by ladies. However, Telkari is not limited for jewellery purposes only. Decorative stuffs and kitchen items such as vases, photo frames, icons, candle-holders, plates, sugar bowls, tea sets with many others can be made.

----------------------

 

Telkari

"Tel ile yapılan sanat" olan Telkariye, aynı zamanda "vav işi" de denir. Bu isim Osmanlıca vav harfinin, uygulamada motif olarak sıkça kullanılmasından dolayı verilmiştir. Ayrıca bu sanata "çift işi" diyenler de vardır. Bu ismin kaynağı ise, işin yapımı sırasında parçaların teker teker biraraya getirilmesinde kullanılan cımbıza benzer ancak uç kısmı daha ince olan ve "çift" olarak isimlendirilen alettir.

 

Telkari ustası, kullanacağı telleri kendi atölyesinde ham maddeden elde eder. Ocakta kap içersinde eritilen maden çubuk haline getirilmek için kalıba dökülür. Maden olarak genellikle gümüş veya altın kullanılır. Yapılacak işin şekline göre çubuk döküm üzerinde genişten dara doğru delikleri olan çelikten yapılmış haddeden geçirilir. Haddenin geniş tarafından sokulan tel diğer taraftan çekilerek uzatılır ve aynı zamanda incelir. İşlem esnasında sertleşir, tavlanır ve bir süre (kor haline gelinceye kadar) bekletilir ve daha sonra balmumuna daldırılır. Usta bu işlem esnasında manda derisinden yapılmış, üzerinde madeni halkalar olan kalın bir kuşak bağlar. Kol gücü yetmediği zaman madeni bu halkalara takar ve beden gücünü de zaman zaman kullanır. Bu yorucu çalışma başlangıcında 0.5 cm. olan gümüş, işlem sonunda 1 mm.'lik ince bir tel haline gelir.

 

Her telkari işi iki ana kısımdan oluşur. Birincisi; işin ana iskeleti olan "muntaç", diğeri ise muntaç içine yerleştirilmiş vav, kake, tırtıl, gül, dudey vb. adlarla anılan her biri farklı biçimde olan motiflerdir. Çalışmaya muntaç yapımıyla başlanır (ana iskelet), muntaçın tel kalınlığı motiflerin tel kalınlığının iki katıdır. Daha sonra ara boşluklar sabır ile doldurulur. Tezgah olarak ceviz ağacından kesilmiş düz bir satıh kullanılır. Titizlik ve sabır isteyen bu çalışma esnasında motifler hazırlanır. Birleştirme işlemi en zahmetli kısmıdır zira milimetrik tellerin kaynakla birleştirilmesi işlemi çok zordur. Bunun için önce, ayarı belli bir ölçüde düşürülen gümüş, eğelenerek küçük tanecikler halinde bir güderi parçası içine toplanır. Eğelenmiş gümüş bir kaba konur ve içersine toz boraks katılır. Suya daldırıldıktan sonra amyant üzerine yerleştirilen ana iskeletin her parçası bu gümüş-boraks karışımı ile kaynak yapılarak birleştirilir. Motif yerleştirme işlemi kaynakla yapılır.

 

Telkariden yapılan işler çok çeşitlidir. Tütün kutusu, sigara ağızlıkları, aynalar, tepsiler, kemerler. Bu sanatın kaynağının eski Mısır olduğu sanılmaktadır. Yurdumuzda ise en önemli telkari merkezi Mardin'in Midyat ilçesi olmuştur.

 

Yapılan eserlerin üzerine imza ve tarih atma zorluğu olduğu için değerli ustaların kimliklerini çözmek çok zordur. Ancak; düz çalışmalarda eserin bir kenarına çelik kalemle imza atılır.

  

Gülnihal= Gülfidanı... Genç kuşak bilmeyebilir... :))

 

Yine bir gülnihal

Aldı bu gönlümü

Sim ten gonca fem

Bibedel ol güzel

 

Ateşin ruhleri

Yaktı bu gönlümü

Pür eda pür cefa

Pek küçük pek güzel

 

Görmedim kimsede

Böyle bir dilruba

Böyle kaş böyle göz

Böyle el böyle yüz

 

Aşıkın bağrını

Üzmeye göz süzer

El aman pek yaman

Her zaman ol güzel

 

Dede Efendi

Otoyoldan bakınca gördüm bu renk ve şekil zenginliğini. Gördüm, Durdum ve Çektim.

 

Nikon D810 + Af Nikkor 75-300 mm. f:4,5-5,6 D

AKTUR’un 750’si için kuşakların çizimini tamamladım. FH16 750 tepe yazısına ufak bi dokunuş yaptım. Farların etrafında gerçekte olan gri kuşakları yapmadım. Böyle daha güzel bence. Pakette Bu Skini hem Aktur logolu , hemde normal sadece kuşak olarakta kullanabileceksiniz. Bilginize.

1 3 4 5 6 7 ••• 28 29